Haber

Mübadelenin 101’inci yılı anısına çelenk bırakıldı

Ayvalık Belediyesi, Ayvalık Kent Konseyi ve Ayvalık Giritliler Derneği tarafından mübadelenin 101. yıl dönümünde Cunda (Alibey) Adası’nda günün anısına tören düzenlendi. Törende Ayvalık Giritli Derneği Değişim Korosu hem Türk hem de Yunan müziklerini seslendirdi. Tören, borsaların Cunda’ya ilk adım attığı noktada gerçekleştirildi. Mübadelenin 101. Yıldönümü anısına; Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ayvalık İlçe Başkanı Hüseyin Şalmanlı, Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin ve Ayvalık Giritliler Derneği Lideri Coşkun Tunçmen tarafından denize çelenk bırakıldı.

Atatürk Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi

Törende konuşan Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin, şunları söyledi: 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtuluşundan sonra ortaya çıkan en önemli sorunlardan birinin mübadele sorunu olduğunu söyledi. Lozan Antlaşması’nda bu sorunun çözümüne yönelik önemli girişimlerin bulunduğunu belirten Önder Ergin, Türkiye ile Yunanistan arasındaki nüfus mübadelesinin aslında Rumlarla Türklerin ortak kaderi olduğunu hatırlattı. Belediye Başkanı Mesut Ergin, bu anlaşma ve dayanışmanın Türkiye ile Yunanistan arasındaki barış niyetlerini daha da geliştirdiğini ve bunun sonucunda Yunan devlet adamı Venizelos’un Atatürk’ü Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

On yıllık dönem

“İki ülke arasındaki Zorunlu Nüfus Mübadelesi, günümüz Yunanistan ve Türkiye’sinin sosyal yapısının şekillenmesinde büyük rol oynadı. 850 bin Rum Türkiye’den Yunanistan’a, 400 bin Türk ise Yunanistan’dan Türkiye’ye göç etti. Türkiye’den göç edenler en çok İzmir, Ege Bölgesi, Karadeniz Bölgesi, Kayseri ve İstanbul’dan Yunanistan’a gitti. Yunanistan’dan Türkiye’ye Türk göçü Selanik, Kavala, Drama, Girit, Yunan adaları ve Makedonya’dan gerçekleşti. Nüfus Mübadelesi Anlaşması, her iki ülkedeki azınlıkların göçmen haline geldiği on yıllık döneme resmi bir nitelik kazandırdı. Mübadele göçmenlerinin yeni yerleşim yerlerine uyum sağlama süreci bazı zorluklar yaşasa da zamanla mübadele göçmenleri yeni vatanlarında daha memnun bir yaşama kavuşmuşlardır. “Üçüncü kuşaklarda geldikleri yerlere dair nostaljik duygular arttıkça, Türkiye ve Yunanistan’da birçok değişim derneği kuruldu ve hâlâ çok insani faaliyetler yürütüyorlar.”

Kendisinin de göç etmiş bir ailenin çocuğu olduğunu belirten Mesut Ergin, göçün çok zor bir olay olduğunu belirterek konuşmasına şöyle devam etti:

Yeni düzene alışmak kolay değil.

“Ailelerimiz kendi istek ve istekleriyle topraklarını terk etmedikleri için göç etmek zorunda kaldılar. Mübadele ile buraya gelen esnaf, sanatkar, tüccar, üretici gibi iş tecrübesi olan kişilerin gelmesi Ayvalık’a değer katmıştır. Sonuçta her iki ülke halkı da büyük acılar yaşadı ve aradan 101 yıl geçti; Bu alışveriş ve sonuçları hâlâ konuşulmaya ve tartışılmaya devam ediyor. Bir insanın bir mahalleden diğerine geçerken dahi yaşadığı tuhaflıkları düşünün. Ayrıca her iki ülke halkı da yüzyıllardır yaşadığı topraklardan ayrılarak, yeni bir düzene, yeni bir ülkeye, yeni bir topluma alışmak ve bütünleşmek gibi zorlu bir süreçten geçmiştir. Bu nedenle, Büyük Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, yurtta barış, dünyada barış olsun ki, insanlık bir daha bu tür acı tecrübeleri yaşamasın.”

BORSA ORGANİZASYONLARI ORTAK BEYANI

Ayvalık Giritliler Derneği Lideri Coşkun Tunçmen mübadele kuruluşlarının ortak bildirisini okudu:

“30 Ocak 1923’te Türkiye ile Yunanistan arasında Lozan’da imzalanan Türk-Yunan Mübadele Anlaşması, iki ülke arasında barışın temellerini atmış, ancak yaklaşık iki milyon insanı vatanlarından ayırmıştır. Bu sözleşme ile Türkiye’den Yunanistan’a göç eden Rumlar/Ortodokslar ile Yunanistan’dan Türkiye’ye göç eden Türkler/Müslümanlara uluslararası hukuk terimi olan mubadil adı verildi. Göçmenler yeni vatanlarında zorluklarla mücadele etmiş, ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin inşasına ve ilerlemesine değerli katkılarda bulunmuşlardır. Göçmenlerin doğdukları topraklarda bıraktıkları ve yaşamlarını tamamladıkları yeni vatanlarına taşıyabildikleri kültürel miras, iki ülke arasındaki ortak tarih, kültür ve sosyal bağların bir özeti gibidir…

Göçmenlerin anavatana dönüşünün yüzüncü yılı

Bugün Lozan’da imzalanan Mübadele Anlaşması’nın 101’inci, mübadele edilenlerin vatanlarına dönüşünün 100’üncü yıl dönümü. Bu tarihi günü hatırlamak ve hatırlatmak adına; Hatırlamak ve anlamak istiyoruz. Bu görüş alışverişi sadece Türkler ve Yunanlılar için değil, şüphesiz tüm insanlık için değerli dersler içermektedir. Bu tarihi olay, göç, savaş, barış, insan hakları, kültürel çeşitlilik, kimlik ve aidiyet gibi konuları gündeme getirmenin yanı sıra iki ülke arasındaki dostluğun ve iş birliğinin güçlendirilmesine de fırsat sağlıyor.

Biz değiştiriciler, bizi bir arada tutan en pahalı unsurun cumhuriyetimiz olduğunu vurguluyoruz. 100 yıldır coğrafyamızı saran yangınlardan bizi koruyan Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda yürüdüğümüzü belirtiyoruz. Göçün en önemli nedeninin savaşlar olduğunu hatırlatarak, tüm siyasetçilere şunu söyleme çağrısında bulunuyor: “Savaş gerekli ve hayati olmalı. Dünya halklarını, “Milletin canı tehlikeye atılmadıkça savaş cinayettir” ideolojisini ve “Yurtta sulh, cihanda sulh” sloganını benimsemeye davet ediyoruz.

Bu küresel sorunların yanı sıra biz göçmenlerin yaşadığı sıkıntılar da maalesef devam ediyor. En önemli sorunlardan biri vize sorunudur. Yıllardır değişim çocukları için vize kolaylığı talep ediyoruz. Ancak bu konuda henüz bir adım atılmadı ve son dönemde giderek artan sıklıkta ve sebepsiz vize reddi almaya başladık. Bu durumu bir kez daha AB ve Yunan makamlarına şikayet ediyoruz. Mübadele edilen çocukların ata topraklarını ziyaret etmeleri bir insan hakkı ve vicdani bir görev olup, orada benzer zorluklar yaşayan Anadolu Rumları ile ilişkiler kurmanın Türk-Yunan dostluğuna ve dünya barışına büyük katkı sağlayacağını görüyoruz.

acıların bir daha yaşanmaması dileğiyle

2023 yılında bizi sevindiren bir olay ise 2015 yılında tadilatına başlanan Drama Şadırvan Camisi’nin onarımının tamamlanarak kültür merkezi işleviyle insanlığın mimari mirasına kazandırılması oldu. Her iki ülkede de bu güzel çalışmaların devam etmesi, mübadele çocuklarını mutlu ediyor. Biz mübadiller olarak ötekileştirici söylemleri kabul etmiyoruz. Bizler Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu unsurlarıyız. Bizler Türkiye Cumhuriyeti’nin sadık ve onurlu vatandaşlarıyız. Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğiyiz. Acılı geçmişimizden edindiğimiz birikimi ülkemizin geleceğine adamaya hazır olan Mübadil Torunları olarak kamu yönetiminden ekonomiye, güvenlikten bilime, siyasetten sanata her alanda daha fazla temsil edilmeyi diliyoruz. sorumluluk almaya hazır olduğumuzu vurgulamak isteriz. Acıların bir daha yaşanmaması dileğiyle!”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

habernarlidere.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu